Selamlar, nasılsınız efenim? Bugün yine bir ödev konum olan Gestalt Algısı‘nı sizinle paylaşmak istiyorum. Gestalt algısı temelde psikolojinin konusu olmasına rağmen tasarım ve sanat gibi alanlara da yansımıştır. Eee mimar adayı olarak da ben sizlere tabiki tasarım alanına yansımasını anlatacağım. Dediğim gibi bu bir ödevdi dolayısıyla birazcık resmi kalıyor şimdiden belirteyim. Size ufak bir özet olsun Gestalt algısı parçanın değil bütünün önemli olduğunu vurgular. Keyifli okumalar.
Gestalt Algısı
Gestalt algı kuramını açıklamadan önce algının genel anlamda tanınması gerekmektedir.
Algı, içten ve dıştan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesine denir. Duyum ise uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir.
Duyum | Algı |
Basit fizyolojik bir olaydır. | Karmaşık psikolojik bir olaydır.
|
Uyarıcılar tek tek değerlendirilir.
| Bir bütün olarak değerlendirilir. |
Her bireyde aynı şekilde gerçekleşir.
| Bireyden bireye farklılık gösterir. |
Gestalt İlkeleri, 20. yüzyılın ortalarında Almanya’da ortaya çıkan, adını Almanca şekil ya da form anlamına gelen “gestalt” sözcüğünden alan, bilişsel süreçler içerisinde algı ve algısal örgütlenme konularına yoğunlaşan psikoloji teorisinin temelini oluşturan prensiplerdir. Bu teori şöyle özetlenebilir: “Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından bağımsızdır.”
Gestalt kuramının ana bileşenleri olan Gestalt İlkeleri, tasarımda görsel algıyı açıklamak amacıyla kullanılır.
Gestalt Algısının Özellikleri
Gestalt sisteminin dört anahtar prensibi vardır:
- Ortaya Çıkış
- Cisimleştirme
- Çoklu Stabilite
- Değişmezlik
1) Ortaya Çıkış
Bu prensip köpek resmiyle açıklanır. Bu resimde bir Dalmaçya köpeği tepesinde sarkan ağacın gölgesinde yeri koklamaktadır. İlk başta köpek, bedeninin parçaları (ayak, kulak, burun, vb.) tanımlanarak fark edilmez. Buna karşılık, köpek bir bütün olarak görünür birdenbire. Kimse resme bakıp köpeğin parçalarından yola çıkarak köpek gördüğünü söylemez. Köpeği bir bütün olarak birdenbire görür. Gestalt teorisinin köpeğin algısının nasıl oluştuğuna dair bir açıklaması yoktur.
2) Cisimleştirme
Cisimleştirme algının yapıcı ve üretken yönüdür. Bu yönü deneyimlediğimiz algıların, duyusal dürtülere dayanan bilgiden daha net uzaysal bilgileri içermesiyle açıklanabilir.
Örneğin, resim A’da bir üçgen olmamasına rağmen üçgen algılarız. Resim B ve D’de gözlerimiz farklı şekilleri tek bir şekle aitmiş gibi tanır. Resim C’de, gerçekte böyle bir şey çizilmemesine rağmen gözlerimiz üç boyutlu, bütün bir şekil görür.
3) Çoklu Stabilite
Çoklu stabilite (veya çoklu stabilite algısı), dengesiz bir şekilde belirsiz algısal deneyimlerin 2-3 alternatif yorum arasında gidip gelme eğilimidir. Bunun örneklerini, yukarıdaki resimlerde gösterilen Necker küpü ve Rubin figürü/Vazo illüzyonunda görebiliriz. Diğer örnekler de üçayaklı blivet ve M. C. Escher’in çizimleri ve kayan yazı ışıklarının bir yönden aniden diğer yöne ilerlemesi görünümüdür. Gestalt, çoklu stabilitenin nasıl oluştuğunu da açıklamaz.
M. C. Escher’in çizimlerine bir örnek
4) Değişmezlik
Değişmezlik, basit geometrik şekillerin dönme, öteleme ve ölçeğinden, bunun yanı sıra bir sürü çeşitlilikten, mesela esnek şekil bozulması, farklı ışıklandırmalar ve farklı parça özelliklerinden bağımsız olarak algılanmasıdır. Örneğin, resim A’daki objeler ilk görüldüğü andan itibaren aynı basit şekiller olarak algılanır, bu objeler anında resim B’deki biçimlerden ayırt edilir. Bu objeler resim C’de gösterilen perspektif ve elastik şekil bozukluklarına ve resim D’de gösterilen farklı grafik elementlerine rağmen aynı objelermiş gibi algılanırlar. Görmenin bilgi sayım teorileri(mesela David Marr’ın teorisi) objelerin nasıl sınıflandırıldığına dair daha başarılı açıklamalara sahiptir.
Ortaya çıkma, cisimleştirme, çoklu sabitlik ve değişmezlik mutlaka ayrılabilen yapılardan ziyade tek bir birleşik mekanizmanın farklı açılardan açıklanmasıdır.
Gestalt Algısının İlkeleri
Gestalt psikolojisinin ana görüşü, aklın dış uyaranları parça parça değil bir bütün olarak anlamasıdır. Bütünler yapısaldır ve sınıflandırma kanunları(ilkeler) kullanarak organize edilir.
1) Yakınlık İlkesi
Bu ilkeye göre insanlar çeşitli nesneleri algılarken birbirine yakın olanları grup oluşturarak algılarlar. Örneğin, aşağıdaki resim yakınlık ilkesinin bir gösterimidir. Bu resimde, 72 tane yuvarlak vardır ama biz bir araya gelmiş yuvarlak grupları olarak algılarız. Hatta spesifik biçimde, resmin sol kısmında yer alan 36 adet yuvarlağı bir grup ve resmin sağ kısmında yer alan diğer 36 adet yuvarlağı 12 adetten 3 grup olarak algılarız. Bu ilke günlük hayatta sık sık reklam amblemlerinde, olayın ilişkili yönünü vurgulamak için kullanılır.
Yakınlık İlkesi
2) Benzerlik İlkesi
Bu ilkeye göre eğer parçalar birbirine benziyorsa bizler bu çeşitli parçaları algısal olarak birbirleriyle grupluyoruz. Bu benzerlik; şekil, renk, gölgelendirme ya da bu gibi diğer özelliklerle meydana gelebilir. Örneğin, aşağıdaki resim benzerlik ilkesinin bir gösterimidir ve her biri birbirinden eşit mesafede ayrı olan 36 adet yuvarlak bir kare oluşturur. Bu gösterimde, 18 adet yuvarlak koyu bir biçimde gölgelenmiş ve diğer 18 adet yuvarlak açık bir şekilde gölgelenmiştir. Bizler ise karenin içinde 8 tane yatay sıra algılarız. Yani koyu yuvarlakları bir grup olarak ve açık yuvarlakları bir grup olarak algılarız. Bu algı sıraları benzerlik ilkesinden kaynaklanır.
Benzerlik İlkesi
3) Tamamlama (Kapatma) İlkesi
Bu ilkeye göre nesneler tamamlanmasa bile insanlar bu nesneleri bütün bir şekil, harf, resim gibi algılar. Yani resmin bütünün bazı parçaları olmadığı zaman bizim algımız bu görsel parçaları tamamlar. Araştırmalar gösteriyor ki aklın bir şekli tamamlamasının nedeni şekli duyu aracılığıyla tamamlanmış şekilde algılaması değil, uyaranların etrafındaki düzeni arttırmak içindir. Örneğin, aşağıdaki resim tamamlama ilkesinin bir gösterimidir. Bizler bu resmin sol tarafındaki şekli bir çember ve sağ tarafındaki şekli bir dikdörtgen olarak algılarız. Ama aslında şekillerde boşluklar var. Eğer tamamlama ilkesi olmasaydı şekilleri farklı uzunlukta, yönde ve eğrilikte ayrı sıralar halinde algılardık. Ama tamamlama ilkesi ile bizler bu farklı sıraları bir bütün olarak birleştirip algılayabiliriz.
Tamamlama (Kapatma) İlkesi
4) Simetri İlkesi
Bu ilkeye göre akıl nesneleri simetrik olarak ve bir merkez noktası etrafında şekillendirerek algılar. Nesneleri eşit sayıda simetrik olarak bölmek algısal olarak memnuniyet vericidir. Sonuç olarak birbirine bağlı olmayan iki simetrik parça olduğunda akıl algısal olarak uyumlu bir şekil oluşturmak için onları birleştirir. Birleşik simetrik nesne oluşturmak için grup olan nesneler simetrik nesneler arasındaki benzerliği arttırabilir. Örneğin, aşağıdaki resim simetri ilkesinin bir gösterimidir. Bu gösterimde köşeli ve kıvrımlı parantez görmekteyiz. Bizler bu şekli algıladığımızda altı ayrı parantez yerine üç simetrik parantez çifti görme eğilimindeyiz.
Simetri İlkesi
5) Ortak Kader İlkesi
Bu ilkeye göre nesneler düzgün bir yörünge şeklinde ilerleyen sıralar olarak algılanır. Araştırmacılar görsel duyu şekilleri (modeliteleri) kullanarak insanların yörünge üzerindeki hareketli unsurlardan oluşan objeyi algılamasını bulmuşlar. Bu ilke aynı hareket eğilimi ve sonuçta aynı yörünge üzerinde olan bir araya gruplanmış nesneleri ifade eder. Örneğin, eğer sıralanmış noktalar varsa ve bu noktaların yarısı yukarıya doğru hareket ederken diğer yarısı aşağı doğru hareket ediyorsa bizler bu noktaları aşağı hareket eden noktalar ve yukarı hareket eden noktalar olarak iki ayrı bütünlük şeklinde algılarız.
6) Devamlılık İlkesi
Devamlılık İlkesi, nesnelerin parçalarının bir grup oluşturuyormuş gibi algılanma eğiliminde olduğunu, ve bu sebeple bir nesnenin parçalarının, yan yana konumlandırıldıkları durumda algısal bütünlük yarattıklarını belirtir. İki nesnenin kesişmeleri durumunda, bireyler bu iki nesneyi iki ayrı bölünmemiş nesne şeklinde algılarlar. Uyarıcılar, kesişime rağmen ayrı görünmeyi sürdürürler. Keskin ve net yön değişimleri olan nesneleri grup olarak görüp tek bir nesne olarak algılamaya daha az eğilimliyizdir.
7) İyi Gestalt İlkesi (Prägnanz İlkesi)
Eğer bir nesnenin parçaları düzenli, yalın ve sıralı bir örüntü oluşturuyorlarsa grup oluşturuyorlarmış gibi algılanırlar. Bu yasadan çıkarılabilecek şey şudur: Bireyler dünyayı algılarken karmaşık ve yabancı olanı ortadan kaldırırlar ki gerçekliği en yalın haliyle gözlemleyebilsinler. Konu dışı uyarıcıları dikkate almamak aklın çevresini anlamlandırmasına yardımcı olur. Algılama sırasında yaratılan bu anlam, zihnin konumsal ilişkilerden üstün tuttuğu evrensel düzen unsurlarının yardımıyladır. İyi Gestalt İlkesi, tüm gestalt teorisinin temeli olan netlik fikrine odaklanır. Bu yasa aynı zamanda Prägnanz İlkesi olarak da adlandırılır. Prägnanz, direkt olarak “özlülük” anlamına gelen Almanca bir kelimedir ve belirginlik, netlik ve düzenlilik anlamlarını taşır.
8) Geçmiş Deneyim İlkesi
Geçmiş Deneyim İlkesi’ne göre bazı koşullarda görsel uyarıcılar geçmiş deneyimlere göre kategorize edilir. Eğer iki nesne mekansal yakınlık içinde veya küçük zaman aralıklarında birlikte gözlemlenmişlerse bu nesnelerin birlikte algılanma ihtimali yüksektir. Örnek olarak, İngilizce dili belirli kurallarla bir araya gelerek kelimeler oluşturan 26 harften oluşur. Eğer bir insan daha önce hiç görmediği İngilizce bir kelimeyi okursa, yan yana gelen “L” ve “I” harflerini Tamamlama İlkesi’ni kullanarak bir araya getirip büyük harfle yazılmış U olarak algılamak yerine, Geçmiş Deneyim İlkesi’ne dayanarak onları iki farklı harf olarak algılar.
Aşağıda görsel ve resimlerde Gestalt İlkeleri kullanılmıştır.
Gestalt İlkeleri’ni gösteren derleme, grafik tasarım (Gestalt Eğitim Programı, 2011)
Gözdeki Gestalt, dijital montaj, 2011
KAYNAKÇA
Mehmet Akif ÜNAL, teknoloji ve bilim tutkunu; öğrenmeyi ve öğretmeyi seven bir tasarım öğrencisi. Teknomain'de tasarım, içerik üretme ve planlama alanları başta olmak üzere birçok alanda aktif rol almaktadır.
Bir cevap yazın