“Ben, Ben Olduğum İçin Sen, Sensin.”

Geçtiğimiz günlerde Ece Üner’in Armağan Çağlayan’ın YouTube kanalına konuk olduğu bir video yayınlandı, Armağan Çağlayan, Üner’e şahsi olarak merak ettiği soruları yöneltti ve oldukça kaliteli, samimi yanıtlar aldı. Sosyal medyada videonun bazı kısımları paylaşıldı ve oldukça ilgi gördü. Mış gibi yapamamak, gitmesine izin vermediğimiz her şeyin bizden kaçması ve asıldığın ipe kanın değsin yorumları dışında video süresince Ece Üner’in bizatihi kendisine ve diksiyonuna hayan kalmamak benim kanaatimce olanaksızdı fakat videonun gerekli ilgiyi alamamış daha birçok kısmı var. Bunlardan birisi ise; Ubuntu. Peki Üner’in tabiriyle birbirimize görünmez sicimler ile bağlı olduğumuz bu kavram bize ne anlatmak istiyor?

Ubuntu Nedir?

Afrika’da çalışan bir Antropolog, bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir ve ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülünün o meyveleri yemek olacağını söyler. Çocuklardan oyuna başlamalarını istediğinde tüm çocuklar el ele tutuşur ve hep beraber ağacın altına gidip, meyveleri birlikte yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda ise çocuklar şu yanıtı verirler: Nasıl olur da diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki?

Ubuntu, insanların birbirlerine bağlılık ve ilişkilerine odaklanan etik ya da hümanist bir felsefedir. Sözcük Güney Afrika’daki Bantu dillerinden gelmektedir, klasik bir Afrika anlayışı olarak görülmektedir.

“Ubuntuya inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir öz güveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder.”

Yaşadığımız dönem içerisinde hepimiz başarılarımız, isteklerimiz ya da bizi belli bir doyum noktasına getirecek olan her şey için bireysel bir politika izliyoruz. Önceliklerimizin çoğu zaman kendimiz üzerinden olması, önce kendimizi ya da kendimizle bağlantılı olan her şeyi düşünüyor olmamız güdüsel olarak mı gerçekleşiyor yoksa bencilleşiyor muyuz? Toplumsal olarak eşit şartlar altında yaşamak istiyor oluşumuz bizi iyi bir insan mı yapar yoksa komünist miyiz? Ubuntu için komünist bakış açısının ilkel bir yorumu diyebilir miyiz? Ortak bir düzen kurmak mümkün müdür? Adaletsizliği değiştirebilir miyiz? Adaletsizliğe karşı olan duruşumuzu değiştirmek yeterli midir?

Hepimizi bir noktadan sonra düşünmeye iten bazı konularda sağlam kalemlerin yorumlarına ihtiyaç duyuyoruz. Ubuntu için ise Ece Üner’in önerisi Oğuz Atay’ın Türkiye’nin Ruhu -tamamlanmayan eser- adlı projesi.

Akıllara kalpten kalbe görünmez bir yol olduğunu söyleyen Neşet Ertaş gelmiyor değil tabii. Okurken dinlemeyi sevenlere kalite şelalesinde boğulmaya yönelik bir noktaya değindiğimi düşünüyorum. Son olarak yukarıda bahsettiğim videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz. Düşüncelerinizi aşağıdaki yorum kısmından bizimle paylaşabilirsiniz. Hepinize sağlıklı ve huzurlu bayramlar diliyorum.

Yazıyı Beğendiysen Paylaşabilirsin

Yazar, çizemez.

Yazar, çizemez.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir